Dünya olayları ve piyasalar: Bağlantıları anlamak
Bilgi dolu bir dünyada her gün yeni gerçeklerle karşılaşıyoruz. Sıradan insanlar genellikle haberleri akıllarında tek bir düşünce dahi olmadan gözlemlerler. Aynı zamanda, yatırımcılar fırsatlar için başlıkları açıp piyasalar üzerindeki etkilerini çok iyi tanımlarlar. Piyasalar ve haberler arasındaki bağlantıları görebilmek için, yeni başlamış birisinin temel analizin ana ilkelerini anlaması gerekir.
Temel analiz nedir?
İşlemlerde, iyi bilinen ve tamamen farklı iki yaklaşım vardır: Teknik ve temel. Teknik analiz, bir varlığın fiyatının gelecekteki performansını tahmin etmek için finansal grafikleri kullanır. Öte yandan, temel analistler makro resme odaklanır ve ekonomik koşullar ile fiyatlar arasındaki korelasyonları bulur. Peki kimin analizi doğru? Bu, tüm işlem biliminin temel engelidir. Her bir analiz türünün önemi konusunda uzun süredir devam eden tartışmalara rağmen, modern uzmanlar en iyisinin bunların kombinasyonunu kullanmak olduğu konusunda hemfikir. Bunlar teknik resmi gözlemlerler ve potansiyel temel piyasa etmenlerini ararlar. Şimdilik, temel analizin ana unsurlarını derinlemesine anlayalım.
Piyasanın temel itici güçleri nelerdir?
Genel olarak temel faktörler, iç ekonominin zayıf ve güçlü yönlerini gösteren makro verileri temsil etmektedir. Bu veriler aşağıdaki faktörleri içerir:
- Ekonomik takvimde bulabileceğiniz ekonomik veriler (istihdam verileri, GSYİH, enflasyon göstergeleri, perakende satışlar, PMI, vb.).
- Haberlerle ilgili olaylar (merkez bankaları ve ülke başkanlarının konuşmaları, büyük ekonomik belirsizlikler ve küresel sorunlar, seçimler).
- Merkez bankalarının para politikası (faiz oranları ve tahvil alımları).
Tüm bilgiler nereden toplamalı?
Şimdi, işlem yapmak için bilgi kaynaklarını gözden geçirelim. Bu, telefonunuzda sadece bir tane olsa bile takvimleri sevmeye başlamanız gereken zamandır. Bunun nedeni, herhangi bir temel analistin en önemli araçlarından birinin ekonomik takvim olmasıdır. Bu sıradan bir takvim değil. Aslında bu, piyasaları hareket ettirme potansiyeline sahip en önemli verilerin ve olayların listesidir. Her göstergenin, farklı analistlerin ortalama beklentilerini gösteren bir tahmini vardır.
Ekonomik takvimde işlem yapmanın en basit kuralı, “daha iyi görünen bir ekonomi seçmek olarak tanımlanabilir”. Basitçe söylemek gerekirse, veriyi beklersiniz ve tahmin ile karşılaştırırsınız. Eğer gösterge tahminlerden daha iyiyse, bu ülkenin ekonomik koşullarının güçlendiği ve ülkenin yatırım ortamının iyileştiği anlamına gelir. Dolayısıyla o ülkenin para birimi yatırımcılar için daha cazip hale gelir. Bu, terminalinizdeki “satın al” düğmesine basma zamandır.
Örneğin, 7 Ağustos 2020'deki TDİ verisini ele alalım. ABD göstergelerinin beklentileri ve gerçek rakamları aşağıdaki tabloda listelenmiştir.
Tablodaki veriler, gerçek rakamların analistlerin beklentilerinin üzerinde olduğunu göstermektedir. Yani, tarım dışı istihdam ve ortalama saatlik kazançlar daha yüksek ve işsizlik oranı ise tahminlerin altında. Sonuç olarak, EUR/USD önemli ölçüde düştü.
Yukarıda, size piyasa tepkisinin ideal bir örneğini gösterdik. Her verinin piyasayı eşit derecede etkilemediğini unutmamalısınız. Bazen bir ülkeden aynı anda gelecek karışık haberlerde, yerel para biriminin tepkisi de karışacaktır.
Daha önce de bahsettiğimiz gibi, ekonomik açıklamalar önemli olmakla birlikte, piyasayı etkileyen tek faktör grubu değildir. Diğer faktör ise elbette haberlerle ilişkili. Koronavirüs salgını ve ABD-Çin ticaret savaşı arasında haber işlemleri son derece önemli hale geldi.
11 Ağustos'ta ortaya çıkan haber ile piyasa arasındaki korelasyona hızlı bir örnek verelim. Rusya'da ilk koronavirüs aşısının tescil edilmesiyle ilgili haberlerin ardından altın, Haziran ayı başının en düşük seviyesine geriledi.
Piyasayı etkileyen son fakat en az diğerleri kadar etkili olan faktör elbette Merkez Bankalarının para politikası kararlarıdır. Bir merkez bankası, para arzını, faiz oranlarını kontrol ettiği ve ulusal para birimini etkileyebileceği için ülkenin ekonomisinde çok önemli bir rol oynar. Yatırımcılar olarak, Merkez Bankalarının aşağıdaki güncellemelerini takip ediyoruz:
- Faiz oranı kararı;
- Para politikası kararları;
- Banka temsilcilerinin yorumları.
Merkez Bankası, ülkenin finansal sisteminin istikrarını sağlamak için faiz oranını belirler. Bankanın ana hedefi enflasyonu hedefin içinde tutmak ve sağlıklı bir ekonomik ortamın sürdürülmesidir. Eğer enflasyon yükselen GSYİH ve istihdam rakamlarına paralel olarak yükseliyorsa, banka faiz oranını yükseltecektir. Böylelikle banka borçlanma maliyetlerini artırmakta, kredileri ve yatırımları daha pahalı hale getirmektedir. Bu arada yerel para birimi de güçlenir. Öte yandan, ülkenin ekonomisi zor durumda ise banka faiz oranını düşürür. Daha düşük faiz oranı borçlanmayı daha ucuz hale getirir ve harcamaları canlandırır. Ülkenin para birimi ise diğer para birimleri karşısında gücünü kaybeder.
Merkez Bankasının para politikasının bir diğer kısmı da tahvil satın almaktır. Eğer ekonominin daha fazla yardıma ihtiyacı varsa ve faiz oranı zaten düşükse, Merkez Bankası dolaşımdaki para miktarını artırmak için tahvil satın almaya başlar. Bunu yaparak, düzenleyici krediyi daha ucuz hale getirmeye ve harcamaları arttırmaya çalışır. Bu önlemin diğer bir şekilde nicel genişleme olarak adlandırılır. Peki bu, para biriminin performansını nasıl etkiler? Teorik olarak, para arzındaki artış daha ucuz para birimine sebep olur. Ancak 2020 salgını, bu kuralın her durumda işe yaramadığını gösteriyor.
FED, koronavirüsün yayılmaya başlamasından bu yana yaklaşık 2 trilyon Dolarlık Hazine satın aldı. ABD Dolarının bu haber ile Mayıs'tan Ağustos'a kadar gerilemesi o kadar da şaşırtıcı değil. Daha da ilginci, diğer büyük Merkez Bankalarının benzer politika önlemleri, yerel para birimlerinin ABD Doları karşısında güçlenmesine neden oldu. Örneğin, aşağıda, 4 Haziran'da Avrupa Merkez Bankası acil tahvil alım programını 600 milyar Avro artırdıktan sonra Avronun hareketini görebiliriz. Euro Bölgesi ekonomisine yeni para girişine rağmen EUR/USD sıçradı.
Bu neden oldu? İlk neden yatırımcıların eylemleriyle bağlantılı olabilir. Zayıf ABD para birimi nedeniyle, sermayelerinin bir kısmını Amerika Birleşik Devletleri dışına taşıyorlar. İkincil olarak, Euronun yükselişi, taşıma işleminin ters dönüşü ile bağlantılı olabilir. Belirsizlik dönemlerinde, yatırımcılar paralarını daha yüksek faiz oranlı para birimlerinden (yükselen piyasalar; para birimleri) çekerler ve Euro gibi belli başlı majör para birimlerini geri alırlar.
Piyasanın doğası gerçekten çok eşsiz. Bu nedenle, işlem yaparken gözleriniz bağlı olmamalı. Belirli bir algoritmaya sahip olmak iyi olabilir, ancak daha büyük resmi görmek, piyasaların temel davranışlarını bilmek kesinlikle hatalardan kaçınmanıza ve piyasaları daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.